Bültenler

Çelişkilerden Yeni İstikrara

2002 yılı başından bu yana Ipsos tarafından yıllık olarak gerçekleştirilen Beklentiler – Beğeniler Türkiye Araştırması’nın 2014 raporu yayınlandı. Beklentiler – Beğeniler Türkiye ile toplumsal ruh halimizi belirleyerek, yeni yıl planlarına yardımcı olacak içgörüler aktarılması hedefleniyor.

Genel ekonomik beklentiler, kişisel gelir beklentisi, satın alma ve yatırım eğilimleri, siyasal ortamla ilgili beklentiler bir arada bakıldığında talebin gelişimini etkileyen ortamı oluşturuyorlar. Beklentiler – Beğeniler Türkiye raporları da bu ortamı tasvir etmeyi amaçlıyor.

Beklentiler – Beğeniler 2014 sonuçları incelendiğinde önümüzdeki süreçte farklı dinamiklerin bizi beklediği görülüyor. Raporda birçok farklı dinamiğin işleyeceği yılın başlangıcına “Çelişkiler Yılı” deniliyor, yılın sonuna doğru ise çelişen dinamiklerden aşılarak “Yeni Bir İstikrar” a geçilebileceği öngörülüyor. Rapordan çıkan özet sonuçlar ise şu şekilde:

Kişisel Beklenti: Tedrici İyileşme
2009 kişisel beklentilerin dip yaptığı bir yıldı. O yıldan beri kişisel beklentilerde düzenli iyimserlik artışı sürüyor. 2014 yılında da genel kişisel durumda ve kişisel gelirde tedrici bir iyileşme beklentisi var. Toplumun yüzde 43’ü durumunda bir gelişme umudu içinde. Yine de, geriye kalan yüzde 57’nin kendileri için bir iyileşme beklememesi, toplumdaki hakim eğilimin mevcut durumun devamı şeklinde olduğunu gösteriyor.

Ekonomik Beklenti: Düşük Büyüme, Düşük Enflasyon ve İşsizlik Korkusu
Genel ekonomik durumda iyileşme bekleyenler önceki yıla göre 3 puanlık artışla yüzde 46’dan yüzde 49’a çıkıyor. Ancak, gelişme bekleyenlerle, durumun aynı kalacağı veya kötü gideceğini düşünenler eşit ağırlıkta. Öte yandan enflasyon beklentisi azalıyor. Geçen yıl yüzde 52 olan enflasyon artış beklentisi yüzde 47’ye iniyor. Bu beklenti, en azından toplumsal psikolojinin enflasyonla mücadelede 2013’e oranla daha pozitif bir zemin yarattığına işaret ediyor . 2014’e girerken dikkat çekici bir değişim de işsizlikle ilgili. İşsizliğin azalacağını düşünenlerin oranında önemli bir eksilme görülüyor.

Yatırım Eğilimi: TL Kredibilitesinde Azalma
2010 – 11 yıllarında dövize yatırımın nerdeyse 6 katı oranında bir TL yatırım tercihi gözüküyordu. Bu makas 2014 yılında iyice azalmış ve 1.5 katına düşmüş durumda. Yatırım – tasarruf eğilimleri açısından en az talep artışı gösteren enstrüman TL ve mevduat. TL’nin kredibilitesinde çok dikkat edilmesi ve hızla restore edilmesi gereken bir algı yıpranması var. Diğer önemli bir nokta ise arsa yatırımı tercihlerinde konutla kıyaslanamayacak bir artış olması. Gayrimenkul yatırım eğilimi konut aleyhine ve arsa lehine değişiyor. Altın ise oldukça ciddi bir düşüş yaşıyor.

Tüketim Eğilimi: Beklenti 2013 Düzeyinde; Teknolojiyi ve Dünyayı Keşfetmeye Devam
Cep telefonları, bilgisayar ve otomobil talebinde 2013’ü aşacak bir satın alma eğilimi var. Yurtdışı tatil eğilimi son yıllardaki düzenli artışını sürdürüyor. Dünyayı keşfetme trendi devam ediyor. Başlıca tüketim ürünlerinde 2013 seviyesi, yeni yıl için de beklenen tüketim seviyesi oluyor. Bu çerçeveden bakıldığında 2013 büyümeleri 2014 için de referans alınabilir.

Toplumsal İklim: Kürt Meselesinde Barış Süreci ile Gelen Huzur
2013 yılına girerken bir yanı Kürt meselesi, öbür tarafı terör diye algılanan konuda ciddi bir kötümserlik havası vardı. 2014 başında rüzgâr tersine dönmüş, iklim pozitif bir noktaya gelmiş gözüküyor. Terörle mücadelenin başarıya ulaşacağına inananlarda 14 puanlık artış (yüzde 53), Güneydoğu Sorunu diye adlandırılan konunun çözüleceğini düşünenlerde 15 puanlık artış (yüzde 46) dikkat çekiyor. Demokratik açılımın başarısına inananların 8 puanlık artışla yüzde 50’ye ulaşması da itici güç olsa gerek. Yine de, siyasi açıdan toplumun birbirine yakın iki farklı görüşe sahip olduğu da not edilmeli.
Bütün bunlar da ister negatif bir bakış açısı ile, ister olumlayarak söylenilsin, Abdullah Öcalan’ın serbest kalması tahmininde bulunanların oranını, iki yılda iki katı artırarak yüzde 27’ye çıkarıyor.

Gündelik Hayat: Kutuplaşma Tehlikesi ve Özgürlük Endişesi
2014 yılında toplumumuzda kutuplaşmanın artacağı beklentisi yüzde 54. Kürt meselesindeki çözüme yönelik gelişmelerin yarattığı pozitif ortamla, diğer toplumsal gelişmeler farklı yönde hareket ediyor olsa gerek. Özellikle kentte yaşayan 18-34 yaş arasındaki kesimde kutuplaşma endişesi daha belirgin. Günlük yaşamda kısıtlamanın artacağı yönünde tahminde bulunanlar (yüzde 41), serbestliğin artacağı tahmininde bulunanlardan (yüzde 24) çok daha fazla. Özellikle kentli, kadın ve genç (18-34 yaş) bireylerde özgürlüklerle ilgili endişe daha yüksek.

Dış Politika: Performansta Hafif İyileşme, AB İsteğinde Canlanma
2012 yılı Aralık ayında dış politika toplumsal notun en fazla düşme gösterdiği alanlardan birisiydi. 2014’e girerken, 2011’in parlak durumundan uzak olsa da, bu düşüşün durduğunu ve hatta algıda bir iyileşme olduğunu söyleyebiliriz. Komşularla ilişkilerin güçleneceğini düşünenler (yüzde 47; +4 puan artış) ve dış politikada sorunların artacağını düşünenler (yüzde 57; -1 puan düşüş) bu algının çerçevesini çiziyor. İlginç sonuçlardan birisi “Avrupa Birliği’ne girilmeli” diyenlerin artışı. Bu oran 2013’e başlandığında yüzde 41 iken şimdi yüzde 49’a gelmiş durumda. Bunu kutuplaşma ve özgürlük ile ilgili endişelerle birlikte düşünmek gerekiyor. Öte yandan bunun gerçekleşeceğine ilişkin tahminde ve AB’nin Türkiye’yi üye kabul edeceğine dair inançsızlıkta (yüzde 15) bir değişiklik yok.

Yerel Seçim: Aday Etkisi ve Heyecanlı Bir Seçim Süreci
Yerel seçim için kararını verdiğini söyleyenler yüzde 51 iken, yüzde 47 henüz karar vermediğini söylüyor. Bu yüksek bir oran. Kararda adayların partiden daha önemli olacağını belirtenlerin yüzde 58 olduğu düşünülürse tahmin edilenin aksine önümüzdeki bir kaç aydaki gelişmelerin seçim sonuçlarını belirleyeceğini söylemek mümkün. Seçim sonucunda Büyükşehir Belediye başkanlıklarının partilere dağılımında önemli değişiklik bekleyenlerin de yüzde 43 olması heyecanlı bir seçim sürecine işaret ediyor.

Siyasal Yansımalar: Barış süreci ile BDP ve MHP’de güçlenme,AKP’de konsolidasyon ve Gezi’nin CHP’ye katkısı
Barış sürecinin AKP oylarını artıracağını düşünenler partinin son seçimlerdeki oy oranına çok yakın (yüzde 51). Azaltacağını düşünenler ise yüzde 25. Aynı sürecin BDP oylarına olumlu etki yapacağını düşünenler de yüzde 31’le ikinci sırada ve BDP oylarından çok fazla. Bu sürecin MHP’ye oy kazandırabileceğini düşünenler yüzde 27 ile yine MHP geleneksel oylarının oldukça üstünde. CHP için bu oran yüzde 25. Kendi başına barış sürecinden ötürü en fazla risk taşıyan partinin CHP, en fazla avantajlı olanın ise BDP olduğu gözüküyor.

Gezi protestolarının CHP’nin oylarına olumlu etki yapacağını düşünenler yüzde 35, olumsuz olacağını düşünenler yüzde 32. AKP’ye olumlu etki yapacağını düşünenler yüzde 32 iken olumsuz etkileyeceğini düşünenler yüzde 38. Gezi’nin AKP oy eğilimi üzerinde kendi başına negatif bir etkisi olduğu söylenebilir. Gezi, CHP’de ise daha pozitif bir yansıma yaratma potansiyeli taşıyor.

Af: Henüz Mutabakat Yok
Ergenekon, Balyoz gibi daha çok askerlerle ilişkilendirilen davalardan ötürü hapiste olanların serbest bırakılmasının doğru olacağını düşünenler yüzde 40, karşısında olanlar ise yüzde 47. Birbirine yakın olan bu oranlar bir mutabakat süreci içinde olunduğunu ancak henüz bunun sağlanmadığı şeklinde yorumlanabilir. Aynı soru PKK ve KCK davaları ile ilgili hapiste kalanlar için sorulduğunda serbest kalmaları taraftarı olanlar yüzde 12 gibi çok düşük bir oranda kalıyor.

Adalet (*) : Gelişme ihtiyacı
2014 yılına girerken toplumda “adaletin daha iyi işleyeceğini” bekleyenlerin oranı yüzde 45 düzeyinde. Özellikle 18-24 yaş arası gençlerde ve kadınlarda bu oran daha düşüyor.Geçtiğimiz yılla aynı; Ölçeğin başladığı 2008 yılında bu seviye yüzde 63 gibi çoğunluğu kapsayan bir noktadaydı. 2009-2010’da ciddi bir düşme gösterdi ve sonra yüzde 56’lar seviyesine çıktı. Kuşkusuz, toplumun adaletle ilgisi algısının yüzde 60’lar düzeyine çıkabilmesi günlük yaşamımızı da rahatlatacaktır.

Araştırma Künyesi:
2014 Türkiye Beklentiler – Beğeniler Araştırması, TÜİK 2013 ADNKS verilerine dayanan bir örneklem üzerine kuruldu.
TÜİK NUTS2 bölgelerini temsilen 26 il merkezi ve bu illere bağlı yarı kent ve kırsal alanda 18 yaş ve üstü 1100 kişi ile görüşüldü.
Veri toplamada bilgisayar destekli telefon anketi (CATI) sistemi kullanıldı.
Bu sistem görüşmelerin gerektiğinde tam olarak kaydına da olanak veren ve anket güvenliğini yüzde yüz sağlayan özellikler taşıyor.
Anket yapılan bireyler telefon numaralandırma sistemine dayanan tesadüfi seçimle belirlendi.
Saha uygulaması 1 – 10 Aralık 2013 tarihleri arasında yapıldı.
Araştırmanın genel istatistiki hata payı yüzde 95 güven aralığında çift yönlü olarak yüzde 2.9’dur.
Raporla ilgili daha detaylı bilgi için evren.doganc@ipsos.com

Ocak 24, 2014

0

Bültenler, Haberler

Diğer yazıları okuyun

Yorum yazın