Haberler

HAKİKATEN EKONOMİK KRİZ VAR MI?

2016 yılında Oxford Dictionaries tarafından yılın sözcüğü seçildi “post-truth”.

Türkçe’ye farklı biçimlerde çevrilebilir ama benim en beğendiğim çeviri “hakikat ötesi” oldu. Toplumların karar süreçlerinde kişilerin veya cemaatlerin kanaatlerinin somut gerçeklerden daha etkili olması durumu. Yani karar verirken gözünün önünde cereyan eden gerçeğe değil de kendi kafandakine ya da inandığın liderin, kanaat önderinin söylediklerine inanma durumu. Bu durumun adı kondu da rahat ettik aslında, yoksa zaten var olan bir kavramdı. Son dönemdeki global tartışmalar toplumsal çoğunlukların bazı temel konulardaki düşünceleri üzerine dönüyor. İddiaların bir kısmı hakikat, bir kısmı ise hakikat ötesi. Araştırma bu soruların tümüne yanıt veremez elbette. Ama bazı konulara ışık tutmaya çalışabiliriz. Bu yazı dizisinde her seferinde bir konu üzerinde durmaya çalışacağım. Bunlar sadece ülkemizi ilgilendiren konular olmayacak, bazen de tüm Dünya toplumlarını ilgilendiren konulara yakından bakacağız. Hakikaten insanlar neler düşünüyor acaba? Hakikaten ile başlayan sorularımız olacak, yanıt arayacağız.

Yakıcı gündemimiz ile başlayalım; hakikaten ekonomik kriz var mı?

Ekonomik kriz için farklı tanımlar getirebiliriz. Bazılarımız için döviz kurunun yükselmesi, bazılarımız için enflasyonun yükselmesi ya da işsizlik oranının artması olabilir, hepsi ayrı ayrı doğrudur. İşin teknik tanımları da çeşitli, ekonomi uzmanı olmayan biri olarak enflasyon, resesyon gibi kavramları biliyordum ama son bir yılda yaşadıklarımızdan sonra stagflasyon, slumpflasyon gibi yeni terimleri de duyduk öğrendik. Tüm bu bakış açıları ile yaşanan duruma çeşitli yorumlar getirilebilir. Ben durumun tüketici tarafından nasıl algılandığına ve tüketim kararlarına nasıl yansıdığına bakmak istiyorum.

İşin algı kısmından başlayalım. Çok doğaldır ki tüketicinin güven seviyesi bu anlamdaki en önemli göstergelerden biri. TÜİK tarafından her ay ölçümlenen Tüketici Güven Endeksi’nin izlediği trendi incelediğimizde 2004-2008 dönemindeki ortalama değerin 86 olduğunu görüyoruz. Global ekonomik krizin etkisini şiddetli bir şekilde hissettirdiği, ekonomik büyümenin durduğu hatta negatif gerçekleştiği 2008-2009 yıllarında ise endeksin ortalaması 65.6 seviyesine gerilemiş. Bu bize tüketicinin ekonominin sağlığına dair güveninde bir zedelenme olduğunda nasıl bir tepki verdiğine dair net bir resim çiziyor. 2010’dan itibaren yaşanan toparlanma ve ekonomik büyüme ile 2010-2017 dönemindeki endeks ortalaması yeniden 72.6 seviyesine yükselmiş. Sarsıntılı geçen 2018’in ikinci yarısındaki ortalama ise 62.6, ardından 2019’un ilk iki ayı 58.5 ve 57.9 olarak gerçekleşmiş. Tüketicinin güveninde ciddi bir erozyon yaşanıyor.

Ipsos olarak gerçekleştirdiğimiz ve tüketicilerin gündeme tepkilerini anlamaya, ölçmeye çalıştığımız iki düzenli araştırmamız var; “Ipsos Türkiye Barometresi” ve “Anti-Kriz Monitor”. Türkiye Barometresi araştırması kapsamında 2018 sonunda sorduğumuz “Önümüzdeki birkaç ay içinde Türkiye ekonomisinin durumu sizce nasıl olur?” sorusuna daha kötü olur diyenlerin oranının bir yıl öncesine kıyasla %20’den %35’e yükselmişti. Aynı kalır diyenlerin oranında ciddi bir gerileme tespit etmiştik (%65’den %47’ye). İşsizliğin artacağını düşünenleri oranı bir yıl önce de olduğu gibi %41 idi. Ipsos’un 37 ülkede yaptığı Perils of Perception (Algının Riskleri diye çevirdik biz) araştırmasına göre vatandaşlar tarafından ülkemizde olduğu tahmin edilen işsizlik oranı da tam olarak %41. Herhangi bir seçenek sunmadan açık olarak “Sizce şu anda Türkiye`deki en önemli sorun nedir?” diye sorduğumuzda, 2018 başında ekonomi diyenlerin oranı %16 iken sene sonunda %51 olmuştu. Ekonomi sorunlar listesinde bir numaraya yükselmişti.

Ipsos Anti-Kriz Monitor bulgularına göre hanelerin %29’u gelirlerinin 1 yıl önceye kıyasla azaldığını, %25’i ise arttığını belirtiyor. Alım gücünün az veya çok azaldığını ifade edenlerin oranı ise %87. Araştırmamıza katılanların %44’ü “Kazancınızı artırma/koruma amacıyla aşağıdakilerden hangilerini önümüzdeki aylarda yapmayı planlıyorsunuz?” sorusuna harcamalarımı azaltacağım yanıtını verdi. Harcamaların azaltılacağı ifade edilen kategoriler arasında sırasıyla giyim, eğlence, elektrik/su/doğalgaz ve kişisel bakım öne çıkıyor. Gıda, eğitim ve sağlık kategorileri ise tasarruf yapılması planlananlar arasında en sonda yer alıyor.

Bu yazının tamamı AdHoc Dergi’de yayınlanmıştır. Tamamını okumak için buraya tıklayın.

Mart 1, 2019

0

Haberler

Yorum yazın