Bültenler

Nöroloji Kalitatif Araştırmalar için Tehdit mi? Fırsat mı?, Yoksa…

Yıl 2009, kalitatif araştırmacılar tüketicileri daha iyi anlayabilmek için gelişen trendleri yakından takip etmeli. Yalnızca böylece araştırma yapış yöntem ve metotlarımızı derinleştirebiliriz.

Bu yıl en çok konuşulan konulardan biri nöroloji biliminin, nöropsikolojinin önümüzdeki yıllarda kalitatif araştırmalar yerine geçeceğiydi. Özellikle Amerika, Almanya gibi ülkelerde son 15 yıldır nörolojik araştırmalar ve deneysel psikoloji yardımı ile insan beyninin nasıl çalıştığını ve bunun insan davranışını şekillendirmede nasıl kullanılabileceğini araştırmakta.

Çeşitli beyin görüntüleme teknikleri (fMRI vb…) ve nöro-pazarlama ile ilgili anlamlı sonuçlara varabilmek için çeşitli çalışmalar yapıldı. Yine de günün sonunda bu yaklaşımlarla ilgili şüpheci olmak gerekmekte. Hiçbir beyin tarama sistemi geleneksel iç görü elde etme yöntemlerinin tamamen yerini alamaz. Bu yöntemler, beynin nasıl çalıştığı çözüldüğünde, kalitatif araştırmaların kullandığı yöntemler içine entegre olabilecek ve kullanılan tekniklerin derinliğini arttıracak yaklaşımlar olabilir. Çünkü niçin bu şekilde davranıldığını, beynin belli bir bölgesi aktive olurken diğer bölgenin neden aktive olmadığını çözebilecek yöntemler kalitatif araştırmalardan gelecek. Dolayısı ile daha bütünsel bir yaklaşım ile tüketicinin bilinçaltındaki düşüncelerini anlama yolundaki serüvenimiz devam edecek.

Elbette nörolojik yaklaşımların kullanımında etik kuralların geliştirilmesi de son derece önemli.

Bir soru: Yeni teknolojik gelişmeleri araştırmada kullanırken “tüketici mahremiyetine” hangi aşamada, nerede saygı göstereceğimizi de belirlemek gerekmez mi?

Nisan 20, 2009

0

Bültenler

Diğer yazıları okuyun

Yorum yazın