Bültenler

10 Kültürel Özelliğimiz

Ipsos KMG Kalitatif’in ününü sanıyorum artık araştırma ile ilgilenen herkes duymuştur… Genel Müdürleri Sabiha Örünğ’ün liderliğinde 2010 yılında, yaklaşık 9,000 katılımcı ile derinlemesine görüşmeler ve grup tartışmaları için bir araya geldiler, Türkiye’nin her bölgesine gittiler. Her sosyal statüden, her yaş ve cinsiyetten, hemen her meslek grubundan insanlarla konuştular. Bazen bir ürün önerisini, bazen bir iletişim stratejisini test ettiler; bazen bir ürün kategorisi için bazen de genel olarak davranışların arkasında yatan nedenleri anladılar. Böylece, artık Türkiye için rahatlıkla genellemeler yapabilir bir uzmanlık oluşturduk. Hangi alan olursa olsun ürün ve iletişim önerilerimizin dayanması gereken ana zeminin nelerden oluştuğunu belirledik. İşte kültürel çimentomuzu oluşturan 10  madde:

1. Ortak özellikler: Aramızdaki bölge, dil, inanç biçimi, parti, gelir, yaş, cinsiyet gibi farklılıklar ne olursa olsun hepimizde, zaman içinde oluşmuş, bir arada yaşamanın getirdiği ortak kültür özellikleri var. Bunlar birbirimize yakın hissetmemizi sağlıyorlar ve güçlüler.

2. Modern tüketim: Aramızdaki farklılıklar ne olursa olsun hepimiz modern tüketimi seviyoruz. Modern tüketim eğilimimiz ve isteğimiz bizi birleştiriyor. Geleneksel olmakla modern tüketim çelişmiyor. Geleneksel değerlerin içine modern ürün ve hizmet tüketimini rahatlıkla yerleştirebiliyoruz.

3. Aidiyet: Bir yerlere ve bir şeylere ait olmak istiyoruz. Kendimizi ait olduğumuz bir gruba referansla tanımlamaya, bir şeylerin parçası olarak hissetmeye ihtiyaç duyuyoruz: Takım, din, hemşehrilik, parti, hatta bazen bir ürün veya markaya.

4. Statü etkisi: Statü bizi çekiyor. Esinlendiriyor ve fazlasıyla özendiriyor. Daha yüksek bir statüye özenerek ve genellikle mevcut durumumuzdan tatmin olmadan yaşıyoruz. Bize daha yüksek bir statü öneren şeylere dikkat kesiliyoruz. Gözümüz hep yukarıda…

5. Güçlüye saygı: Güçlü olana saygı duyuyoruz. Hayatımızda güçlü figürlerin önemli rolü var.. Baba, patron, lider; Onlara kolay kolay karşı çıkmıyor, dediklerine çabuk inanıyor ve peşlerinden gitmeye yatkın oluyoruz. Böylece hayat hem daha kolay hem de daha güvenilir olabiliyor.

6. Çabuk heyecanlanma: Çok çabuk heyecanlanıyoruz; dolduruşlara ya da “provoke” edilmeye de açığız. Ateşliyiz. Öte yandan, herhangi bir konudaki heyecanımız geldiği hızla kayboluyor. Uzun süre heyecanlı kalmıyoruz.

7. Çabaya göre yüksek getiri: Kazançlar konusunda aşırı istekliyiz. Mümkün olduğu kadar az girdi ya da çaba ile, çok fazla getiriye ulaşmak istiyoruz. “Bir koyup bin almak” konusunda hırslıyız. Çabuk getiri vadeden şeyler hızla gündemde üst sıralara yükselebiliyor.

8. Güvensizlik hissi: Genellikle gerginiz ve kendi geleceğimizle ilgili kuşkuluyuz. Kendimizi hep bir şekilde ve bir biçimde kaygılanırken buluyoruz. Kaygılarımıza seslenen, onları gidereceğini söyleyen sözlere kulak veriyoruz. Güven vadeden kişi, kurum, oluşumlardan etkileniyoruz…

9. Pratiklik: İçinde bulunduğumuz koşullara uygun pratik çözümler arıyor ve genellikle de buluyoruz. Bazen olanaksız gözükse bile. Bu çözümler, sistemin kurallarının etrafından dolaşma ve kendimize özgü doğaçlama bir sistem yaratma anlamına da gelebiliyor.

10. Çocuklarla tanımlanma: Çocuk bizim için ailenin bireylerinden biri değil, ailenin üzerine inşa edildiği ve herkesin üzerine eğilmesi gereken temel direği. Bir anlamda yaşama nedenimiz. Hayatımızın her evresinde kendimizi çocuğa göre düzenliyoruz. Çocuklarımıza göre tanımlıyoruz. Bazen kendi çocuğumuza, bazen torunumuza, bazen yakın akraba çocuklarına bir şeyler öğretme isteğiyle doluyuz ve kendi hayatımızda yaşayamadıklarımızı onların hayatlarında yapacakları ile yaşayacağımızı hayal ediyoruz.

Şubat 22, 2011

0

Bültenler

Diğer yazıları okuyun

Yorum yazın